Sofistik Düşüncenin Felsefe Tarihi Açısından Önemi
Sofistlerin, özellikle eğitime dayalı bir takım öğretilerinin olduğu görülür. Fakat önemleri, bu öğretilerinden gelmez. Önemleri, bir takım düşünce akımlarına yol açmalarından kaynaklanır. Öncelikle sofistler, o zamana kadar sadece doğayı inceleyen, her şeyi kendisine inceleme nesnesi yapmayı gerekli kılan, Grek düşüncesinden, yani dikkatini doğadan topluma ve insana vermiştir. Buna bir bakıma ‘Hümanizm’ denir. İnsanlar, köle olmanın evrensel olmadığını, bunun uzlaşım sonucu ortaya çıktığını anlamıştır. Bu nedenle sofistler toplumsal yapıyı değiştirmişlerdir.
Sofistler, gerçek anlamda felsefi bir sorgulama yapmışlardır. Düşüncenin kendisini düşünce konusu yapmışlardır. Böylece düşüncenin sınırı, doğası, koşulları ilk defa araştırılmıştır ve eleştiriye tabii tutulmuştur. Aklın sınırlarını araştırarak eleştirmişlerdir.
Her türlü ahlaki değeri akılcı bir yaklaşımla ele alıp, irdelemişlerdir. Böylece ahlakın kendisi bir felsefe problemine dönüşmüş ve eleştirel bir biçimde ele alınmıştır.
Retorik, diyalektik ve gramer üzerinde durdukları için edebiyatın, dilin ve dilbilgisinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu konuların da ciddi bir biçimde felsefe içerisinde ele alınmaları gerektiğini ortaya koymuşlardır. ‘Güzel söz söyleme sanatları’ndan yararlandıkları için tarih yazımında yeni bir üslup geliştirmişlerdir.
Sofistler, bilimsel düşüncenin gelişmesinde de rol oynamışlardır. Kuşkuculuğu ele aldıklarından bilimin olanaklılığını da kuşkulu hale getirmişlerdir.
Eğiticidirler. Eğitimi, bir düşünce sistematiği içinde ve belli bir kurama göre vermişlerdir.
Din kurallarının bir uylaşım olduğunu savunmuşlardır. Bunun sonucunda hukuk ilkelerinin evrensel temeli olacağı konusunda kuşkuya düşmüşlerdir.
Agnostik (bilinmezcilik) görüşün doğmasına yol açmışlardır.
İknanın önemli olduğunu ve ikna yöntemiyle yanlış fikrin doğru, doğru fikrin yanlış olarak kabul ettirilebileceğini söylemişlerdir. (Ki onlar için mutlak gerçeklik yoktur. ‘Ne kadar çok insan, o kadar çok gerçek’ görüşünü savunmuşlardır.)
Dünyanın doğası ve insanın bu doğadaki yeri nedir? sorusuna açıklık getirmişlerdir.
Sofizm’in modern hayata yansımalarını şöyle görüyoruz;
Nietzsche, ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ adlı eserinde Gorgias’a bağlı olarak güç istencinde bahsetmiştir
Ve J. J. Rousseau, ‘Toplum Sözleşmesi’ adlı eserinde yine Gorgias’ın toplumsal fikirlerinden yararlanmıştır…
-----------ALINTI ---------
Sofistlerin, özellikle eğitime dayalı bir takım öğretilerinin olduğu görülür. Fakat önemleri, bu öğretilerinden gelmez. Önemleri, bir takım düşünce akımlarına yol açmalarından kaynaklanır. Öncelikle sofistler, o zamana kadar sadece doğayı inceleyen, her şeyi kendisine inceleme nesnesi yapmayı gerekli kılan, Grek düşüncesinden, yani dikkatini doğadan topluma ve insana vermiştir. Buna bir bakıma ‘Hümanizm’ denir. İnsanlar, köle olmanın evrensel olmadığını, bunun uzlaşım sonucu ortaya çıktığını anlamıştır. Bu nedenle sofistler toplumsal yapıyı değiştirmişlerdir.
Sofistler, gerçek anlamda felsefi bir sorgulama yapmışlardır. Düşüncenin kendisini düşünce konusu yapmışlardır. Böylece düşüncenin sınırı, doğası, koşulları ilk defa araştırılmıştır ve eleştiriye tabii tutulmuştur. Aklın sınırlarını araştırarak eleştirmişlerdir.
Her türlü ahlaki değeri akılcı bir yaklaşımla ele alıp, irdelemişlerdir. Böylece ahlakın kendisi bir felsefe problemine dönüşmüş ve eleştirel bir biçimde ele alınmıştır.
Retorik, diyalektik ve gramer üzerinde durdukları için edebiyatın, dilin ve dilbilgisinin gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Bu konuların da ciddi bir biçimde felsefe içerisinde ele alınmaları gerektiğini ortaya koymuşlardır. ‘Güzel söz söyleme sanatları’ndan yararlandıkları için tarih yazımında yeni bir üslup geliştirmişlerdir.
Sofistler, bilimsel düşüncenin gelişmesinde de rol oynamışlardır. Kuşkuculuğu ele aldıklarından bilimin olanaklılığını da kuşkulu hale getirmişlerdir.
Eğiticidirler. Eğitimi, bir düşünce sistematiği içinde ve belli bir kurama göre vermişlerdir.
Din kurallarının bir uylaşım olduğunu savunmuşlardır. Bunun sonucunda hukuk ilkelerinin evrensel temeli olacağı konusunda kuşkuya düşmüşlerdir.
Agnostik (bilinmezcilik) görüşün doğmasına yol açmışlardır.
İknanın önemli olduğunu ve ikna yöntemiyle yanlış fikrin doğru, doğru fikrin yanlış olarak kabul ettirilebileceğini söylemişlerdir. (Ki onlar için mutlak gerçeklik yoktur. ‘Ne kadar çok insan, o kadar çok gerçek’ görüşünü savunmuşlardır.)
Dünyanın doğası ve insanın bu doğadaki yeri nedir? sorusuna açıklık getirmişlerdir.
Sofizm’in modern hayata yansımalarını şöyle görüyoruz;
Nietzsche, ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ adlı eserinde Gorgias’a bağlı olarak güç istencinde bahsetmiştir
Ve J. J. Rousseau, ‘Toplum Sözleşmesi’ adlı eserinde yine Gorgias’ın toplumsal fikirlerinden yararlanmıştır…
-----------ALINTI ---------
Temel Düşünceleri
Birbirlerinden bağımsız olarak çalışan sofistler daha çok etik, siyasal ve toplumsal sorunlar üzerinde durmuşlardır.Bunlar;
Sofistlerin görüşleri konusunda en önemli kaynak Platon diyaloglarıdır. Platon,’Protagoras’ adlı eserinde bir sofist toplantısının renkli betimlemesini verir. ’Sophistes’ adlı eserinde ise sofistlerin görüşlerini tartışır.
vikipedi
Birbirlerinden bağımsız olarak çalışan sofistler daha çok etik, siyasal ve toplumsal sorunlar üzerinde durmuşlardır.Bunlar;
- Tek tek insana değer verilmesi
- Hakim olan dinin devletin geçerlilikte var olan hukukun bağlarından kurtarılması
- Her türlü yasanın yerine doğanın konulması
- Zayıf muhakemeyi kuvvetli muhakeme haline getirmektir.
Sofistlerin görüşleri konusunda en önemli kaynak Platon diyaloglarıdır. Platon,’Protagoras’ adlı eserinde bir sofist toplantısının renkli betimlemesini verir. ’Sophistes’ adlı eserinde ise sofistlerin görüşlerini tartışır.
- (Platon,Sofist,231 D = 73 b 2)
- (Xenophon,Sokrates’ten Anılar 1.1, 11 = 73 b 2 a)
- (Aristoteles,Sofistlerin Çürütülüşü 1.165 a 21 vd. =73 b 3)
vikipedi
0 Komentar untuk "Sofistik Düşüncenin Felsefe Tarihi Açısından Önemi"